5 Ekim 2012 Cuma

hicbir zaman gerceklesmeyecek birseye olacakmis gibi inanmaya 'umut' denir. Inandigi bisi olmayana da 'umutsuz vaka'

epeydir yazmak istiyorum. sürekli bilgisayarimdan uzakken aklima bisiler geliyodu, yazamiyodum. simdi böle bi firsat olusunca kusayim dedim icimdekileri. zaten yazmasaydim ya kendime zarar vercektim, yada ozani kesicektim.

'parmaklarini citlatmak' kendine zarar verme kategorisine giriyo mudur acaba ? girer heralde. ilerde o parmaklar hep kireclenecek, sizim sizim sizlicak.

zarar vermek demisken -diyerekten lafa giriim madem, bu kadar giris sacmalatmasi yetti-

herkes kendisini sahane bi insan evladi zanneder. ama degildir. hepimiz kalp kirariz, hepimiz hata yapariz, hepimiz sacmalariz. ama biraksalar bütün bi hayatimizi bu yanilginin icinde mutlu mutlu geciririz. ama birakmaz namussuzlar iste.

en cok zarari, en cok sevdiklerine verirsin. onlar icin bisürü sey istersin. 'güzel hersey onlarin olsun' dersin. ama olmaz. ne kadar cok sey verirsen ver, bi yerlerde veremedigin ve cok cekici bisiler vardir. ve her zaman senin yerine secilecektir.

aslinda cözüm basittir. herkesin bi 'cözüme ulasma metodu' vardir. yalanciktan mutluluklarla gecistirdigimiz sikintilar, gelir götün tirmalar. yani aslinda cözüm o kadar da basit degildir.

dünyanin neresinden bakarsan bak, gökyüzü aynidir. gündüzleri mavi, geceler yildiz falan, ay cikar görünür arada -ki bence amerigalilar hic aya felan gitmedi abii stüdyo o- arada bulutlar, günes..
ama iste bazen o günes tutulur. kararir etraf. köpekler falan tirsar, havlarlar hep.

yada sen icerdeyken tuvaletin ampulü patlar. kapkaranlik olur bi anda. naapsan bilemezsin. hani sen ampulü degistirmezsen isik da gelmez yani, bisi yapmadan beklemek de fayda degil. öle boktan bi durum iste.

nasil bi sabaha uyandigimi varin siz düsünün.

-----



-----

27 Temmuz 2012 Cuma

deneme 1-2

Uzun zamandır yoldaydı. Etraf artık tanıdık değildi. Bitki örtüsü, bina yükseklikleri ve sıklığı, insanların ten rengi... Pek çok şey farklı gözüküyordu.
Arabası oldukça eskiydi, kliması yoktu. Camlar sonuna kadar açıktı o yüzden. Yemek ve benzin fişleri uçuşuyodu arabanın içinde. Bu ikisinin haricinde hiç durmamıştı zaten yola çıktığından beri. Bi yere varmak istiyordu ama neresi olduğunu kendi de bilmiyordu. Haritası da yoktu. Bazen alçalan bazen yükselen, çölü andıran sonsuzluğu ikiye ayıran yol; tek düşündüğü buydu.
Bi anlığına aklına yoldan farklı bişi geldi. 'Ben ne zaman motorsiklet sevdamdan vazgeçtim?' diye düşündü. 'Bu yolculuğa motorla çıkmalıydım. Tabi ya!'
Otuz saniye geçmeden son düşündüğünü silmişti hafızası. Tekrar yoldaydı şimdi. Radyoyu denedi ama cızırtıdan başka bişi elde edemedi. Bi süre şarkı söledi. Kendi kendine mırıldanmayı severdi. En çok sevdiği şarkıların nakaratlarını söledi, belli bi sıra olmadan. Ondan da vazgeçti.
Yarım saat önce benzin almıştı, bu yüzden yakınlarda durması da gerekmeyecekti. Sıkıldı birden. 'Ne yapıyosun?' kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Şahane!
'Ne bileyim ne yapıyorum. Gidiyorum işte. Sürekli gitmek isterdin. Gidiyorum bende'
'Tamam da böle gitmeyi kimse istemez'
'En azından sohbet edebileceğin bi yol arkadaşın olsaydı'
Bugün gidiyorum, hadi benimle gel diyebileceği kimsesi yoktu. Yakın arkadaşlarım dediklerinin hepsi işinde gücünde insanlardı-yılın 250 günü çalış 15 gün tatil yap bi 250 gün daha çalış- Hayatta kalıcak kadar kazan, ama maddi sıkıntıların asla bitmesin ki çalışmaya devam edip birilerini zengin et. Tam o anda hissettiği mide bulantısıydı.
'Ee geri dönmeyi düşünüyo musun?'
'Daha nereye gittiğimi bile bilmiyorum. Geri dönecek miyim nerden bileyim!'
Plansız hareket etmek, tam bana göre bi davranış diye geçirdi içinden.Kendi kendine fırça attığını farkedip gülümsedi.
Bazen direksiyonu karşı şeritten gelen arabaların üzerine kırmayı düşünüyodu. Yada sigara içmeye çıktığı yüksek balkonlardan aşağı bakıyodu. İntihara meyil değildi bu. Meraktı aslında.
Hayattan beklentileri hep düşük olmuştu. Bölelikle daha kolay mutlu olabildiğine inanıyordu. Haklıydı  da. Beklentilerini ne kadar alçak tutarsan, hayalkırıklığı da o denli az oluyor.
'Hayalkırıklığı dünyadaki en kötü şey. Hayalın kırılıyo lan' bi arkadaşının lafıydı.
'Neden kaçtın ?'
'Kaçmadım ki ben'
Kaçmıştı besbelli. Kimsenin nerede olduğuna dair fikri yoktu. Gittiğini bile birkaç gün geçtikten sonra farkedeceklerdi.
'Ne yapsaydım? Veda partisi mi düzenleseydim' 'Kendi kendine konuşmaya devam et. Sonunu hiiç iyi görmüyorum evlat' dedi içindeki ses. Bu kendi sesinden çok, artık torunlarını sevmek isteyen babasının sesini andırıyordu.
Motor sesinin arasından ayak sesleri duydu bikaç defa. Dinledi, yakınlaştı ayak sesleri. Olduğu yerde zıpladı. Yatağındaydı. Hepsi bi rüyaydı. Belliydi de, onun için fazla cesaret gerektiren bi olaydı.
Kalktı, yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı, gömleğini giydi. Sabahları hiç iştahı olmaz, bu yüzden kahvaltıyı pas geçerdi hep. Yine öyle yaptı.
Evden çıkmadan önce her zaman yaptığı kontrolü yaptı. Sigara, çakmak, anahtar,telefon, cüzdan. Hepsi tamam.
'Hadi gidelim buralardan' desem benimle gelecek kimsem yok diye düşündü. Deja vu!
Şarkı mırıldanarak evden çıktı.

----------
Kafamın içinde binlerce sahne var. Bazılarını yaşamışım, bazılarını da keşke yaşasaydım diyorum. Çok enteresan zamanlarda geliyolar aklıma. Bütün gün normal geçtikten sora yatağa girdiğim anda saldırıp, uykumu kaçırıyolar sebepsiz yere.
ne zaman bu kadar pişmanlık duyan birisi oldum, gerçekten bende bilmiyorum. Sanki hayatım boyunca hiç doğru karar vermemişim gibi hissediyorum.
Bazı kararlar verdim ama sonuçta. iyi kötü benim kararlarım. tanıştırayım. kararlarım, bu benim hayatım. hayatım, bunlar benim kararlarım. hadi şimdi siz burda kaynaşın kardeş kardeş.
----------
aha uykum geri geldi. kaçmadan uyuyorum ben şekerim.
----------

20 Haziran 2012 Çarşamba

heye- lan?!

ne zaman istanbula dönüsüm yaklassa bi mutlu olurum(gereksiz). sanki hayat istanbulda biraktigim yerde. bi zaman benim olan hala benim(yanilgi). orda beni bekliyo hala. insanlar ben yokken oyunun pause tusuna basmis, dönmemi beklemis sanki.
ama öle olmaz hicbi zaman. insanlar, degismis, yorulmus, yabancilasmistir(itiraf). degismeyen seyler de vardir elbet. nedir mesela? odamin duvarlarinin rengi. mavidir o. 4 sene önce biraktigimda da maviydi, 3 hafta sonra gittigimde de mavi olacak. yada beni abim gelir alir havaalanindan. gec de kalir muhtemelen, bekletir biraz. yada cuma gecesi emiri ararim(güvenilirlik).
sonra, daha istanbula gitmeden dönecegim günü düsünürüm. bi hüzün sarar icimi. dönmesem ya bu sefer, geri kalmasam ya oyundan derim. yabancilasmasam keske insanlara(beklenti).
cabalarim. benim olayimdir cabalamak. olmayacagini bilsem de cabalarim(umut). yeterince zorlarsam olur diye düsünürüm. ama olmaz(hayalkirikligi).
olmayinca da yabancilasirim.
bide bütün bunlarin disinda kalan seyler vardir. onlarin kurali yoktur. sana aittir cidden onlar. kimse alamaz onlari senden. kimse degistiremez onlari. hayatinin demirbaslaridir onlar(inanc). nedir? anilardir mesela.
anilarimda mutluyum. sevdigim insanlarlayim. iyi vakit geciriyorum. evim dedigim yer gercekten de evim. sikca düsünürüm ben bunlari. sonra yaptigim ise geri döner, devam ederim yasamaya(caresizlik).
ayni simdi yapacagim gibi. yaziyi bitircem önümde duran maket parcalarini birlestirmeye devam edicem. mimar olcam. istanbula döncem. bida gitmicem. dogdugum yerde yaslanicam(mutlu son)

19 Haziran 2012 Salı



Green Eyes by Coldplay on Grooveshark

"ikimizinde gözleri yesil mesil degilken, bu sarkinin bana seni sürekli seni animsatmasinin sebebi nedir?" demisti bi zamanlar..

simdi sira bende.

neden?

31 Mart 2012 Cumartesi

sikerler

Tisörtü terinden islanmisti, nefes nefeseydi. 'Sigarayi birakicam' diye gecirdi aklindan ama hicbir zaman birakamadi. Etrafina bakti. Neden kostugunu bile hatirlamiyordu. O kadar uzun zamandir kosuyordu ki.
Sanki daha demin sigarayi birakmayi düsünmemis gibi cebinden sigara paketini cikardi, yakti, derin bir nefes cekti. 'Sigarayi birakicam' dedigini hatirlayip kuvvetlice öksürdü. Sanki simdiye kadar ictigi tüm zehiri söküp atmak ister gibiydi. Kizdi kendine, sigarayi atti, kafasini kaldirdi. Kosmayi düsündü tekrar ama bu sefer baska yöne dogru. Yavasca yürümeye basladi. Sendeledi.
Sonra hatirladi. Kendini bildi bileli ayni seyin pesinde kosuyordu. Baska yöne gitmeye kalkmasina vücudu bile inanmamisti.
Dizlerinin üstüne cöktü, düsünmeye basladi. Pesinden kostuklarini, kosmadigi zamanlarda neler yaptigini. Icten bi 'sikerler' cekti. Cebinden sigarasini cikardi, yakti. Arka arkaya bikac nefes aldi. Sanki kovalayani varmis gibi. Gülümsedi, sigarasini söndürdü. Geldigi yöne kosmaya devam etti.

2 Şubat 2012 Perşembe

californication



at the end of the day, it's all about her


californication dan cok sevdigim bi sahnedir. hos izlemeyenlere hicbi manasi olmayacaktir

5 Ocak 2012 Perşembe

ölüm ciddidir. zamanlaması yoktur. yaşına, güzelliğine, zekana, kapasitene, hayallerine bakmaz. sadece alır seni. öylesine ciddidir ki, dünya üzerindeki belki de en cıvık adam olan benim bile, düşündüğümde tüylerimi diken diken etmeye yeter. ölüm üzücüdür, ölüm yıkıcıdır. ölüm uzaktır, ölüm yakındır. en kötüsü de ölüm gerçektir.
insanı korkutur, düşünmeye zorlar. değerini bil der.
bugün üsküdar anadolu lisesi 2007 mezunlarından güniz bilge vefat etti. günizle paylaştığım sınırlı sayıdaki anılarım hep gülümsemelerle doludur. neşesini enerjisini unutmayacağım bir insandır. haberini aldığımdan beri boş duvarı izliyorum. sınırsız düşünüyorum.
benimde sana vedam böle olsun güniz.
umarım daha güzel bi yerdesindir şimdi.